23 Mayıs 2014 Cuma

SÖZLÜK

    A

Açık Havza: Sularını denize ulaştırabilen havzalardır.

Ada: Her tarafı sularla çevrili olan kara parçasıdır.

Antisiklon: Çevresindeki basınç değerlerine göre yüksek olan basınç. Yüksek basınç

Alüvyon: Akarsular tarafından taşınarak biriktirilmiş çakıl, kum, mil ve topraktan oluşan maddelerdir.

Atlas : Dünyanın , ülkelerin fiziksel, siyasi, ekonomik, her türlü haritalarını içinde bulunduran haritalar kitabı.

Ay: Dünyanın doğal uydusu.

Aşındırma: Akarsular yolu ile akarsu yatağı üzerinde bulunan kayaçların kırılmasına denir.

Atmosfer: Dünyanın etrafını saran gaz ve buhar tabakasına denir.

Asteroid: Mars ile Jupiter gezegenleri arasında kalan ve sayıları yaklaşık 40000 kadar olan gök cisimleridir.

Açık Havza: Sularını denize ulaştırabilen havzalardır.

Artezyen: Basınçlı yer altı sularıdır.

Akarsu: Yağışlarla yeryüzüne düşen ve kaynaklardan çıkıp belli bir yatak doğrultusunda akan ve denizlere dökülen sulardır.

Andezit: Dış püskürük taştır.

Alt manto: Üst manto ile dış çekirdek arasındaki katman.

Ahır: Hayvanların barındığı yer

Ağrı Dağı: Yükseklik bakımından  Türkiye'nin en yüksek dağı.

Ağız: Liman, koy ve körfezlerin, deniz veya göle açılan bölümleri.

Akarsu Ağzı: Akarsuların deniz, göl veya başka akarsuya döküldüğü yer

Akarsu Akımı: Akarsuyun herhangi bir kesitinden birim zamanda geçen su miktarına akım veya debi denir.

 Akarsu rejimi: Akarsuyun akımının yıl içerisinde gösterdiği değişime denir.

Akifer: Kayacın geçirgen bölümü.

Antropozoyik: Dördüncü jeolojik zaman. İnsanın türediği devir.

Aydınlanma Çemberi: Dünyanı karanlık ve aydınlık olan bölümlerini ayıran çizgi.

Aysberg: Buzullardan kopan dev buz parçaları.


B

Bağıl nem: Havanın aldığı ve alabileceği nem miktarı.

Bakı: Bir dağ yamacının güneş ışınlarını alma durumuna göre konumu.

Badlans: Yarıkurak bölgelerde yarıntılarla parçalanmış arazi (kötü arazi).

Barkan: Çöllerde rüzgârlarla sürekli yer değiştiren hilal şeklindeki kum tepelerine barkan adı verilir.


Başkalaşma: Bir taşın mineral yapısı ve dokusunun sıcaklık, basınç veya her ikisinin etkisi ile kimyasal ve fiziksel yönden değişmeye uğramasıdır.


Başlangıç Meridyeni: İngiltere’de Greenwich rasathanesinden geçen meridyen yayıdır.

Bazalt: . Siyah renkte ve kesif yığınlar halindedir. Doğada kütle, damar ve akıntı halinde bulunur.

Birikinti konisi: Dağ yamaçlarından akarsuların taşıdığı materyalleri  eğimin azaldığı yerde biriktirmesi sonucu oluşan şekillere denir.


Bitki Örtüsü: Bir yerde doğal olarak yetişen bitkilerin oluşturduğu topluluklardır

Biyosfer: Dünya üzerinde yer alan tüm canlıları kapsayan bölüme denir

Boğaz: İki kara parçası arasında uzanan geçit biçimindeki coğrafi şekillere verilen addır

Bora: Dalmaçya kıyılarında daha çok rastlanan, soğuk ve kuru rüzgarlar

Boylam: Ekvatoru dik şekilde kestiği ve kutuplarda nokta halini alan hayali çizgilere denir.

Bulut: Serbest bir hava kütlesinde toplanmış, gözle görülebilir[1][2] su damlacıkları, buz kristalleri veya her ikisinin karışımı.

Buzul: Yüksek dağlar üzerinde ya da kutup bölgelerinde biriken karların zamanla sıkışması ve yoğunlaşması ile oluşan buz kütlesi.

Buzultaş: Doğrudan doğruya buzulların ilerlemesi veya gerilemesi sırasında, buzulun taşıyarak oluşturduğu tabakalaşmamış depolara genel olarak verilen bir terimdir.


BuzyalağıYüksek dağlarda kalıcı kar ve buzulun birlikte oluşturduğu önü açık çember biçimli bir çukurluktur.

Batolit: Magmadan yerkabuğu içine sokulmuş, fakat yeryüzüne çıkamamış, kökleri çok derinlerde bulunan büyük granit kütlelerine batolit adı verilir

Barisfer: Dünya’nın derinliklerinde, ağır madenlerden meydana gelmiş bir tabakadır

C

Coğrafya: İnsanlar ve yer (mekân) ile bunlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bilimdir

Coğrafi Konum: Yeryüzündeki herhangi bir alanın bulunduğu yere, o alanın coğrafi konumu denir.

Coğrafi Bölge: Taşıdığı belirli coğrafi özellikleri ile çevresinden ayrılan, kendi içinde benzerlik gösteren en geniş coğrafi birimdir

Ç

Çağlayan: Suyun yüksekten döküldüğü yer ( şelale )

Çavlan: Akarsularda sert kayaların geriye aşınması sonucu oluşan şekildir.

Çay: Nehirden küçük olan su kütlesi.

Çekirdek: Dünyanın yoğunluk bakımından  en ağır elementlerinin olduğu yer.

Çevre: Canlıların yaşadığı ortam.

Çığ: Dağ yamaçlarından kopan büyük kar kütlesi.

Çiy: Hava sıcaklığının düşmesine bağlı olarak bitkilerin yapraklarında oluşan su damlacıkları.

Çöl: Büyük kurak alanlar.

Çözülme: Kayaların fiziksel ve kimyasal yolla ayrılmasına denir.

Çizgi ölçek: Kesir ölçeklerin çizgi halinde gösterilmesi.

Çizgisel Hız: Birim zamanda bir noktanın eksen üzerinde yer değiştirmesi.

Çakmak taşı: Denizlerde eriyik halde bulunan silisyum dioksitin çökelmesi ile oluşan taştır.

Çernezyom: Orta kuşağın yarı nemli bölgelerinde çayır formasyonu altında gelişmiş kara topraklardır

Çökme Dolini: Yer altında bulunan mağara sistemlerinin tavanlarının incelerek çökmesi ile oluşan karstik şekillerdir.

D

Dağ: Kısa mesafelerde önemli yükselti ve eğim farkları gösteren, dar ve derin vadi sistemleri ile yarılmış yüksek yeryüzü şekilleridir.


Dalga: Rüzgarların etkisiyle deniz ve göl yüzeylerinde meydana gelen salınımlardır.

Damla Erozyonu: Yağmur damlalarının zemine çarpmaları ile oluşur.

Debi: Bir akışkanın aktığı izleğin herhangi bir kesitinden birim zamanda geçen akışkan hacmidir.

Deflasyon: Rüzgarların kurak ve yarı kurak bölgelerde ince kumlardan ibaret sahaları aşındırması.


Delta: Akarsuların denize ulaştıkları yerlerde taşıdıkları maddeleri biriktirmesiyle oluşan üçgen biçimli alüvyal ovalardır.


Deniz: Yer kürenin 4 te 3′lük bölümünü kaplayan, bir okyanusla bağı olan, büyük bir alanı kaplayan, yerkabuğunun çukur bölümlerinin çoğunu dolduran, genellikle tuzlu olan ve okyanusların kıta içlerine doğru uzanan kollarına denilmektedir.


Deprem: Yer kabuğu içinde birikmiş olan potansiyel enerjinin fay hatları gibi jeolojik kırıklar üzerinden dalgalar şeklinde dışarı atılması olayına deprem denir.

Depresyon: Çöküntü alanı veya çökmüş çukur yerler.

Dere: Dere en küçük akarsu türüdür.

Diverjans Hareketi: Yüksek basınç bölgelerinde hava hareketlerinin merkezden çevreye doğru dağılması.


Diyorit: Birbirinden gözle kolayca ayrılabilen açık ve koyu renkli minerallerden oluşan iç püskürük bir taştır.


Dolin: Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime çukurluklardır.

Drenaj: Suyun akıtılması, kurutulması.

Drumlin: Buzul biriktirmesi ile oluşan alçak tepelere denir.

Düden: Karstik alanlarda derine doğru inen suyun yutulduğu oluk.

Dünya: Güneş Sisteminde Güneşe en yakın üçüncü gezegendir.

Dam Taşı: Kayağan taş.

Dilitasyon: Genleşme büzülme.

Dış Çekirdek: İç çekirdeğin üstünde ve mantonun altında yer alan bir tabakadır.

Dolu: Hava sıcaklığının eksiye düşmesi sonucu oluşan buz tanecikleri.

Donma:Suyun buz durumuna geçmesi.

Diyorit: İç püskürük taş.

Doruk: Dağın en yüksek noktası.

Drenaj: Suyun akıtılması.

Dolunay: Ay'ın tam bir daire halini alması.


E


Eğim: İki nokta arasındaki yatay mesafenin, yükselti farkına oranı.

Ekinoks: Yıl içinde gece ile gündüzün eşit olduğu zaman. 

Ekliptik: Dünyanın yörüngesinden geçtiği varsayılan düzleme ekliptik veya yörünge düzlemi denir.


Ekvator: Yer küresinin karşılıklı kutuplarının tam ortasından geçtiği kabul edilen büyük çember.

Eksosfer: Yerden yaklaşık 300 km’den sonraki katman, yer çekiminin artık çok az hissedildiği, iyonosfer dışındaki katman. Dış küre.

Endemik: Ancak belirli bir bölgede yaşayan ve yeryüzünün diğer kısımlarında rastlanmayan türlerdir.


Engebe: İç ve dış güçlerin etkisiyle oluşan dağ, yayla, ova, koyak, çukur gibi biçimlerin tümü, yer biçimleri, yüzey şekilleri.

Enlem: Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın başlangıç paraleli olan ekvatora uzaklığının açısal değeridir.

Epifit Bitki: Diğer bitkilerin dal ve gövdeleri üzerinde ama onların besinlerine ortak olmadan yaşayan bitkilerdir.

Epirojenez: Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayına epirojenez denir.

Epirojenik Hareket: Bir kütlenin bir bütün halinde yükselme veya alçalma hareketi.

Erg : Afrika’da kumlardan oluşan çöllere verilen isim.

Erozyon: Toprak örtüsünün, akarsuların, rüzgârların ve buzulların etkisiyle süpürülmesine erozyon denir.

Erüpsiyon: Volkan sahalarında magmadan gelen gaz, taneli ve akıcı olan maddelerin yeryüzüne yayılması, püskürmesi.

Etezien: Ege bölgesi halkının kuzey rüzgârlarına (yıldız) verdiği ad.

Evren: Madde ve enerjiden oluşan başı ve sonu olmayan sistemdir.

Ege Denizi: Türkiye'nin batısında kalan deniz.

Ekoloji: İnsan ve diğer canlıların yaşadığı ortak alan.

Elips: İki ayrı noktanın uzaklıklarının toplamı.

Etezyen: Türkiye' de kuzey batıdan esen serin rüzgar.


F



Falez: Yüksek kıyılarda dalga aşındırmasıyla oluşan ve aşınma sürdükçe karanın içine doğru gerileyen diklik.

Fay: Yerkabuğundaki çeşitli ölçekteki kayma yüzeyleri, (üzerinde deprem olan ve hareket eden iki levha ya da levhacık arasındaki ara yüzey) fay olarak adlandırılır.

Fay Aynası: Dikey faylanmada fay çizgisi boyunca düşen veya yükselen blok arasındaki parlak yüzey.


Fay Dikliği: Yer kabuğunun kırılması ile alçalan ve yükselen bloklar arasında kalan eğimi fazla yükselti basamağı.

Filat: Kil taşının (şist) yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması yani metamorfize olması sonucu oluşur.

Fiyord: Glasyal vadilerin denizle işgal edilmesi ile oluşan çok girintili çıkıntılı, tekne şeklinde koyların olduğu kıyılar. Bu kıyılar Norveç ve Grönland’da yaygındır.

Fiziki Coğrafya: Toprakların yapısını, oluşumunu, dağılışını inceleyen bir bilim dalıdır.

Fiziki Haritalar: Yeryüzünün kabartı ve çukurluklarını gösteren orta ya da büyük ölçekli haritalardır.

Floristik Flora: Belirli bir yerin bitkilerinin tümü.

Flüvyal Topoğrafya: Yeryüzünün çok farklı alanlarında akarsuların aşındırma ve biriktirmelerine bağlı olarak oluşan yer şekilleri.

Formasyon: Şekilleri birbirine benzeyen bitkilerin oluşturduğu topluluklar.

Fosil: Havayla teması aniden kesildiği için korunabilmiş canlı kalıntılarına verilen genel addır.

Föhn Rüzgârları: Bir dağ yamacını aşarak diğer yamaçtan aşağı doğru esen rüzgârın sıcaklığı artar. Çevrede nem açığı oluşur. Bitkilere kurutucu etki yapan bu tip rüzgarlara Föhn rüzgarları denir.

Fakolit: Kıvrımlı tabakaların katılaşması.

Fitocoğrafya: Bitki coğrafyası.

Fümeral: Yanardağ tütmesi.

Fosil: Her türlü bitki ve canlı kalıntılarına denir.

Forland: Ön bölge.

Flora: Bir coğrafyadaki bütün bitkilerin sınıflandırılması.


G

Galaksi: Uzayda milyonlarca yıldızın, gaz ve toz bulutlarının kümeleştiği uzay odaklarının genel adı. Gökada olarak da bilinir.


Gayzer: Volkanik yörelerde yer altındaki sıcak suyun belirli aralıklarla fışkırması ile oluşan kaynaklardır.

Gayzer Kaynağı: Etkin haldeki volkan dağlarından değişik aralıklarla püskürerek çıkan kaynaklardır.


Garig: Akdeniz ve Ege bölgesinin kıyı kesimlerinde makilerin tahrip edildiği alanlarda görülen çok kısa boylu dikenli çalılardan oluşan bitki topluluklarıdır.

Geleğen: Göl sularını besleyen akarsulara verilen ad.

Gelgit: Ay’ın ve Güneş’in çekim gücünün etkisiyle dünyadaki su kütlelerinin alçalması ve yükselmesi olayıdır.

Geoid: Dünyanın kendine özgü biçimi.

Geodezi: Yer yuvarlağının büyüklüğü ve biçimi ile ilgili ölçme yollarını ve haritaların yapılmasında temel değerleri veren bilim dalı.

Gezegen: Güneş etrafında dönen büyük gök cisimlerine gezegen denir.

Gideğen: Bir gölün fazla sularını boşaltan akarsu. 

Gondvana: Süper Kıta Pangea’nın parçalanmasından sonra güneyde kalan kısma Gondvana ve Laurasia (Aslı Gondwanaland) denmiştir.


Göl: Karalar üzerindeki çanakları doldurmuş tatlı ya da tuzlu su kütleleri.

Gölet: Biriktirme gölü ya da rezervuar olarak da bilinir, çok miktarda suyun kullanılmak üzere toplanarak biriktirildiği yapay göl demektir.

Graben: Yer kabuğunun faylanması, kırılması ile alçakta kalan kütleye denir.

Granit: Sert, kristal yapılı minerallerden meydana gelen taneli görünüşlü magmatik derinlik kütlesi.

Gre (Kumtaşı): Kum tanelerinin kaynaşmasıyla oluşmuş bir çeşit tortul kayaç.

Günberi: Dünyanın, Güneşe en çok yaklaşıp, yörüngede en hızlı döndüğü gündür

Güneş: Güneş Sisteminin merkezinde yer alan yıldız.

Günlük Sıcaklık Amplitüdü: Günlük ekstrem değerler arasındaki fark.

Günöte: Dünyanın Güneş’ten en çok uzaklaştığı, yörüngede en yavaş döndüğü gündür.

GAP: Güney Doğu Anadolu Projesi

H


 Habitat: Bir organizmanın yaşadığı ve geliştiği yer.
Haliç: Özellikle gelgit olayının büyük ölçüde görüldüğü kıyılarda, akarsuların ağızlarında oluşan huni biçiminde derin, az çok geniş ve uzun doğal suyolu.

Hamada: Çöllerdeki aşırı aşındırma sonucu çöl zeminindeki kayaç ortaya çıkar

Harita: Yeryüzünün tamamının veya bir kısmının bir ölçeğe göre küçültülerek bir plan üstünde gösterildiği çizim.

Harita Anahtarı: Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren bölüm. Lejant.

Harita Ölçeği: Gerçek uzunlukları harita üzerine aktarırken kullanılan küçültme oranıdır.

Hava Durumu: Belirli bir sahada belirli ve kısa bir süre içinde etkin olan hava koşulları.

Havza: Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge.

Heyelan: Yamaçlardaki zeminin parçalanması sonucu toprağın çeşitli sebeplerle aşağı doğru kütle halinde kaymasıdır.

Hidrasyon: Kayacı oluşturan mineral ve elementlerin su ile birleşmesi sonucunda meydana gelen kimyasal olay.

Hidrograf: Bir akarsuyun belli bir kesiminde suyun yıl içinde veya belli bir zamandaki akım durumunu gösteren grafik.

Hidrografya Haritaları: Bir bölgenin su potansiyeli hakkında bilgi veren haritalardır.

Hidroliz: Suyun bünyesindeki H ve OH iyonlarından H iyonunun, kaya ve topraktaki alkali metallerin yerine girmesi ile meydana gelen olay.

Hidrosfer: Gezegenimizde bulunan tüm okyanus, deniz, göl ve su kaynaklarının bütününe su küre veya hidrosfer denir.

Hinterland: Bir yerleşim merkezinin ticaret merkezi durumunda olduğu ve ürünleri toplayıp gelen malları dağıttığı çevredir kısaca iç bölge ya da arka bölge olarak bilinir.

Hipsografik Eğri: Bütün yeryüzünün yükseklik, derinlik basamaklarının değerlerini göstermek üzere çizilmiş eğriye hipsografik eğri denir.

Horizon: Fiziksel ve kimyasal yönden değişik olan toprak katları.

Horst: Yer kabuğunun faylanması, kırılması ile yüksekte kalan kütleye denir.

Hörgüç Kaya: Buzul tarafından dirençli kayaların daha az aşındırması ile oluşan hörgüce benzer tepeciktir.

Humus: Bitki artıkları sayesinde oluşan, koyu renkli organik madde.


İ

İklim: Geniş bir bölge içinde ve uzun yıllar boyunca değişmeyen ortalama hava koşullarına iklim denir.

İç Püskürük Kayalar: Magmadan gelen lavların yer yüzeyine çıkmadan kabuk tabakasının içerisinde soğuyarak yerleşmesi ile oluşan kayalardır.

İnlandsis: Karalar üzerinde yayılmış örtü buzulu.

İnsolasyon: Güneşlenme.

İnfiltrasyon: Yer üstü sularının yer değiştirmek suretiyle yer altına inme hareketi.

İyonosfer: İyonlar katı. İyonlaşmış küre.

İzobar: Bir bölgede, ülke ya da bütün yeryüzünde basınç değerlerinin dağılımını gösteren eğriler

İzohips Eğrileri: Deniz seviyesinden itibaren aynı yükseklikteki noktaların birleştirilmesiyle elde edilen eğrilere izohips eğrileri denir.

İzoseist (İsoseimal): Yeryüzünde deprem şiddetinin aynı olduğu noktaları birbirine bağlayan eğri.

İzoterm: Eş sıcaklık eğrisi.

İzoterm Haritası: Sıcaklığın bir bölge, ülke ya da bütün yeryüzündeki dağılışını gösteren harita.

İç Deniz: Okyanuslara boğazlar aracılığıyla bağlanmış kara içlerine sokulmuş denizlere denir.

İç Buzul: Geniş sahaları boydan boya örten geniş buzul örtüleri.

İç bükey: İçe doğru bükülmüş yamaç.

İçe akışlı bölge: Kapalı havza.

İstep: Bozkır


J

Jama: Dar ve derin karstik kuyu.

Jeoloji: Yerin iç yapısını inceleyen bilimdir.

Jeoizoterm: Yer içi eşit sıcaklık eğrisi.

Jips: Alçı taşı.

Jeopolitik: Yer politikası, bir yerin siyasi açıdan önemi.

Jeolojik devir: Günümüze kadar dünyanın geçirmiş olduğu devir.

Jeotermal: Yerin derinliklerin deki kendi sıcaklığı.

Jüvenli su: Mağma dan çıkan su buharının yoğunlaşması ile oluşan su.

 Jeofizik: Yer yuvarını, bir bütün olarak fiziksel yöntemlerle inceleyen bilim.

Jeomorfoloji: Yerkabuğu şeklinin meydana gelmesi ve değişmesi ile meşgul olan bilim dalı.


K


 Kaldera: Volkan konilerinin patlaması ile oluşan çukurluklardır.


Kalıcı Kar: Dağların yüksek kesimlerinde yaz-kış bir yıl boyunca erimeyen karlara kalıcı kar denir.

Kalıcı Kar Sınırı: Karların en alt kısmının oluşturduğu sınıra da Kalıcı kar Sınırı denir. Kalıcı kar sınırı enleme bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Kalker (kireçtaşı): Deniz ve okyanus havzalarında, erimiş halde bulunan kirecin çökelmesi ve taşlaşması sonucu oluşan taştır.

Kambriyen Dönem: Paleozoik zamanın ilk alt bölümü olarak Kambriyen kayaç sistemlerinin oluştuğu ve içinde en eski fosilleri taşıyan jeolojik zaman dilimidir.

 Kameler: Taban morenlerinden meydana gelmiş kaşık tersi şeklindeki disimetrik tepelerdir

Kapalı Havza: Sularını denize ulaştıramayan bölge.

Kaplıca: Fay hatlarından yerkabuğunun derinliklerindeki sıcak suların yeryüzüne çıktığı kaynak.

Kar: Yoğunlaşma 0°C’nin altında gerçekleşirse, buz kristallerine dönüşür. Bu oluşuma kar denir.

Karayel: Ülkemizde kuzeybatı rüzgârlarına verilen ad.

Karbonasyon: Bir mineral ile karbonat veya bikarbonat iyonlarının birleşmesi.

Karbonifer Dönem: Paleozoik zamanın beşinci alt bölümü olarak Karbonifer kayaç sistemlerinin oluştuğu jeolojik zaman dilimidir.

 Karst Topoğrafyası: Kalkerlerin erime özelliklerine veya suda çözünme özelliklerine bağlı olarak meydana gelen yer şekillerinin oluşturduğu topografyaya karst topografyası denir.

Karstik Arazi: Kireçtaşından oluşmuş arazi.

Karstik Göller: Kalkerli bölgelerde kireç taşlarıyla alçı taşlarının erimesi sonucu oluşmuş çukurlarda toplanan suların meydana getirdiği göller.

Karstik Kaynak: Kalkerli arazilerde yeryüzüne çıkan kaynaklardır. 

Kayaç: Bir ya da daha fazla mineralin bir araya gelmesiyle oluşmuş bütündür. 

Kaynak: Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yere kaynak denir.

Keşişleme: Ülkemizde güneydoğu rüzgarlarına verilen ad.

Kıble: Ülkemizde güney rüzgarlarına verilen ad.

Kırgıbayır: Yarı kurak iklim bölgelerinde sel yarıntılarıyla dolu yamaçlara kırgıbayır (badlans) denir.

Kıta: Yeryüzünü oluşturan büyük kara parçaları. Anakara.

Kıta Platformu: Derin deniz platformundan sonra yüksek dağlar ile kıyı ovaları arasındaki en geniş bölümdür.

Kıta Sahanlığı: Deniz seviyesinin altında, kıyı çizgisinden -200 m derine kadar inen bölüme kıta sahanlığı (şelf) denir. Şelf kıtaların su altında kalmış bölümleri sayılır.

Kıvrım: Dağ oluşum hareketleri ile özellikle tortul tabakaların sıkışmaları ile çeşitli yönlere doğru eğilip bükülmeleri.

Klimatoloji: İklim özelliklerini inceleyen coğrafya bilim alanı. İklim bilimi

Kol Akarsu: Ana akarsuya çevresinden katılan bütün akarsulara verilen ad.

Konsekant Akarsular: Yeryüzü eğim durumuna uyarak akan akarsulardır.

Konsekant Vadiler: Konsekant akarsuların eğime uygun olarak açtıkları vadilerdir

Konveksiyonal Hava Hareketi: Alçak basınç bölgelerinde, termik ya da dinamik nedenlerle ısınan hava kütlelerinin genleşmesi, hafiflemesi ve yükselmesi.

Konveksiyonel Yağış: Isınan hava kütlelerinin dikey doğrultuda yükselerek soğuyup yoğunlaşmasıyla oluşan yağış tipidir.

Konverjans Bölgeleri: Hava hareketlerinin çevreden merkeze doğru yöneldiği alçak basınç bölgeleri.

Krivetz: Romanya’nın daha çok Eflak bölgesinde görülen ve bu bölgeye kuzeydoğudan esen soğuk rüzgarlar.

Kroki: Herhangi bir yerin kuş bakışı görünüşünün küçültülerek, ölçüsüz olarak düzlem üzerine çizilmesidir.

Kum Adacıkları: Akarsu eğiminin azaldığı ve yatağın genişlediği yerlerde, taşınan alüvyonlar ve kumlar küçük adacıklar şeklinde biriktirilir. Bunlara kum adacıkları denir.

Kuraklık: Aşırı sıcaklılar sunucunda oluşan bir doğal afettir


Kutup Daireleri: Güneş ışınlarının Yengeç ve Oğlak Dönencelerine dik geldiği tarihlerde Güneş ışınlarının teğet geçtiği yerlerdir.

Kutup Noktaları: Yer ekseninin Kuzey yarımküredeki ucuna kuzey, Güney yarımküredeki ucuna ise Güney kutup noktası denir.

Kuyruklu Yıldız: Güneş sistemi içinde yer alan ve etrafında irili ufaklı taşlar, gaz ve toz tabakası bulunan gök cisimleridir.

 L

Lagün: Denizden kıyı kordonu ile ayrılan göl.


Lapya: Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları küçük oluklardır.

Laterit: Tropikal ve subtropikal bölgelerde yüksek sıcaklık ve bol yağış altında gelişmiş kırmızı renkli topraklardır.

Lav: Volkanlardan çıkarak yeryüzüne kadar ulaşan eriyik haldeki malzemeye lav denir.

Lejant: Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren bölümdür. Her haritanın kullanım amacına göre farklı işaretler kullanılır.

Lavrasya: Süper Kıta Pangea’nın parçalanmasından sonra kuzeyde kalan kısma Laurasia (Lavrasya) denmiştir

Leveke: Sirokkolara benzeyen ve onların özelliklerini taşıyan sıcak rüzgârlara İspanya’nın Betik Dağları güney eteklerinde verilen ad.

Levha: Yerkabuğunu meydana getiren parçalardır. 

Limnoloji: Göllerin oluşumlarını, zoolojik özelliklerini, sularının hidrolojik, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini inceleyen bilim. Göl bilimi.


Litosoller: Anakaya üzerinde çok ince bir toprak tabakasının bulunduğu, tarımsal niteliği zayıf, taşlı topraklardır.

Lodos: Ülkemizde güneybatı rüzgarlarına verilen ad.

Lös: Rüzgarların etkili olduğu alanlarda, yerden havalandırdıkları kum ve toz boyutundaki malzemeyi hızlarının azaldığı yerlerde biriktirmesiyle toz boyutundaki malzemenin biriktiği alanlarda oluşan topraklardır.


Liyan: Yüksek ağaçların dal ve gövdelerini saran, ışığa yönelme zorunluluğu nedeniyle, en yüksek ağaçların doruklarına kadar tırmanarak, oradan başka ağaçlara uzanıp, orman ağaçlarını birbirine bağlayan bitkilerdir.

Lumasel: Kavkılı kayaç

Lığ: Alüvyon

Lav platosu: Masa biçimli arazinin birbirini izleyen kalın lav akıntıları ile örtülmüş şekil.


M


Maar: Volkan bacalarının hemen ağız kısmında oluşmuş yayvan birer tüf birikintisi çukurları.

Magma: Herhangi bir köken bölgedeki kayaçların basınç düşmesi, sıcaklık yükselmesi, H2O ilavesi gibi etkenler altında bir kısmının ergimesi sonucu oluşan silikat hamuru durumundaki eriyiklerdir


Magmatik Kayaçlar: Yerin içinden gelen magmanın yere yakın bir yerde veya yüzeye çıktıktan sonra soğuyarak katılaşmasıyla oluşan kayaçlardır.

Mağara: Karst bölgelerinde, kireçtaşlarının erimesiyle oluşan büyük, birbirine geçeneklerle bağlı, sarkıt ve dikitlerle süslenmiş yeraltı kovuklarıdır.

Mantarkaya: Rüzgarlar sürükledikleri veya savurdukları taneleri yüzeylere çarparak aşındırma yaparlar

Manto: Dünya’nın litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır.

Masael: Kısmen tüf ve daha çok kalın lav örtülerinden oluşan, akarsularla derin bir biçimde yarılmış yüksek platolardır

Menderes: Akarsular, eğimlerinin azaldığı yerlerde kıvrılarak akarlar. Hem aşındırma, hem de biriktirme sonucunda, bu kıvrımlar daha da genişleyerek menderesleri oluştururlar.

Mercan Kalkeri: Mercan iskeletlerinden oluşan organik bir taştır.


Meteor (meteorit): Gökyüzünde bir yerden kopup başka gök cisimlerinin çekim etkisine giren daha küçük gök cisimleridir.

Meteoroloji: Havakürenin yapısı, biçimi, bileşimi ve bu kürede oluşan hava hareketlerini inceler. Hava olayları fiziği ilmi.


Meridyen: Dünyanın ekvator dairesini birer derece aralıklarla dik olarak kesen ve kutuplarda birleşen yaylardır.

Mesozoyik: İkinci jeolojik zaman

Metamorfik Su: Yerkabuğunun derinliklerinde diyajenez veya metamorfizma sonucu oluşan sular.


Mineral: Mineral doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir cisimdir.

Mistral: Masif Central dağlık kütlesi üzerinde oluşan antisiklon bölgesinden, ılık Batı Akdeniz havzası üzerinde oluşan güçlü siklon bölgesine doğru esen kuvvetli soğuk rüzgarlar.


Moren setti: Buzulların aşındırarak taşıdığı kum çakıl gibi maddelere moren denir.

Morfoloji: Yeryüzü şekillerini, bunları oluşumlarına göre inceleyen ve açıklayan bilim dalı

Mostra: Jeolojide herhangi bir jeolojik birimin (ana kaya, sığ çökeltiler ya da değişik minerallenmelerin) herhangi bir kazı yapmadan yüzeyde gözlenebilen kısmına verilen isimdir.

Maki: Akdeniz iklim türüne denir.

Mermer:Başkalaşmış sert kalker.

Merkür: Güneş sistemindeki ilk gezegendir.

Moren: Buzul taşıdır.


N

Nap: Örtü

Nem: Su buharı

Neozoyik: Üçüncü jeolojik zaman. Jeolojik zamanlar içinde en hareketli zaman.

O

Obruk: Baca veya kuyu şeklinde, keskin köşeli, derin çukurluklara obruk denir.

Obsidyen: Magmanın yeryüzüne çıktığında aniden soğuması ile oluşan siyah, kahverengi, yeşil renkli ve parlak dış püskürük bir taştır.

Ojit: Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldspatla birlikte bazaltların temelini kuran piroksen cinsinden mineral madde.

Oğlak Dönencesi: Yeryüzünün güney yarı yuvarlağında Ekvator’un 23° 27′ güneyinden geçtiği varsayılan enlemdir.

Ojit: Yanardağ kütlelerinde bulunan ve feldspatla birlikte bazaltların temelini kuran piroksen cinsinden mineral madde.

Okyanus: Kıtaları birbirinden ayıran geni su kütlelerine okyanus denir.

Olivin: Magnezyum ve demirli silikat.

Oraj: Gök gürültülü fırtına. Çoğunlukla şimşek ve gök gürültüsü ile yağmur veya dolu eşliğinde görülen bir hava olayı.

Orojenez: Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların kıvrılma ve kırılma hareketleriyle yükselmesi olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir.

Ova: Çeşitli yükseltilerde yer alabilen, çevresine göre alçak, alçak akarsular tarafından çok az yarılmış düz ve düze yakın sahalardır.

Ö


Ökümen: Yeryüzünün tamamı yerleşmeye uygun değildir. Doğal ve ekonomik kökenli bazı etmenler yerleşmeleri sınırlamaktadır


Ölçek: Harita yapılırken ilk iş, haritası yapılacak bölgenin gerçeğe göre ne oranda küçültüleceğine karar vermektir.

Östatik Hareketler: Kara yüzeyindeki buzullaşmaya ve buzulların erimesine bağlı olarak deniz seviyesinde meydana gelen geniş ölçüde alçalma ve yükselmelerdir.

Ötrofikasyon: Göl gibi herhangi bir büyük su ekosisteminde, başta karalardan gelenler olmak üzere, çeşitli nedenlerle besin maddelerinin büyük oranda çoğalması sonucu bitki varlığının aşırı şekilde artması.

Özel Konum: Herhangi bir yerin kıtalara, denizlere, dağ sıralarına, boğazlara komşu ülkelere, ulaşım yollarına, yer altı ve yerüstü kaynaklarına, siyasi bloklara göre olan konumu ve yükseklik değerleri özel konumudur.

Ören yeri: Eski yerleşmiş  yerleşim yerleri.

P


Paleocoğrafya: Geçmiş dönemlerin coğrafyası.

Paleontoloji: Taşıl bilim ya da fosil bilim, fosilleri veri olarak kullanarak dünyada yaşamın tarihini yazmak amacını taşıyan bilim dalıdır.

Paleozoyik: Birinci jeolojik zaman. Yeryüzünde hayatın ilk başlangıç devri.

Pangea: Dünyanın oluşumundan beri var olmuş dördüncü ve son Süper Kıtadır. 


Paralel: Ekvator düzlemine paralel olarak birer derece aralıkla geçen dairelerdir.

Pediment: Bolsonların taban düzlükleriyle (playa) onları çevrelerinde yer alan yüksek sahalar arasında geçişi sağlayan yamaçlardır.

Pedoloji: Toprakların yapısını, oluşum özelliklerini ve dağılışlarını inceleyen bilim dalı.

Peneplen: Yeryüzündeki kara kütlelerinin çok uzun süren bir aşınma sonucu düzleşmesi ile oluşmuş yeryüzü şeklidir.

Peri Bacası: Özellikle volkan tüflerinin yaygın olarak bulunduğu vadi ve platoların yamaçlarında sel sularının aşındırması ile oluşan özel yeryüzü şekillerine peribacası denir.

Periglasyal: Buzul çevresi.

Piroklast: Yanardağın püskürmesi esnasında sıkışmış gazların itmesi ile fırlayan lav kütleleridir.

Plankton: Suda bulunan, hareket yeteneği akıntıya bağımlı olan canlılara verilen genel isimdir.

Plato: Çeşitli yükseltilerde yer alabilen, akarsular tarafından derin ya da derince bir biçimde yarılmış, düz veya hafif engebeli yüzeylerdir.

Podzol: Orta kuşağın serin ve nemli kesimlerinde, çoğunlukla iğne yapraklı orman formasyonu altında gelişmiş topraklardır.

Polye: Dolin ve uvala gibi erime çukurlarının birleşmesiyle ve erimenin geçirimsiz bir tabakada sona ermesiyle oluşan en büyük erime şekilleridir.

Poyraz: Ülkemizde kuzeydoğu rüzgarlarına verilen ad.

Prekambriyen: Jeolojik zamanlar içinde en uzun süreni olup yeryüzünde en ilkel hayatın başlangıcı olarak kabul edilir.

Projeksiyon: Dünyanın küreselliği nedeniyle, haritalarda ortaya çıkan hataları en aza indirmek için çeşitli yöntemler kullanılır.


Püskürme: Yanardağın, duman, kül ve lav çıkarması, indifa.

Pedoloji: Toprak bilimi

Pleisttosen :Dördüncü çağın birinci dönemi.

Prekambriyen: Dağların ve mağma olaylarının oluştuğu uzun bir zaman süresi.


R



Regolit: Ay üzerinde; ay kabuğunun üzerinde bulunan taş ve tozdan oluşan bir tabakaya denir.

Regosoller: Gevşek ve derin tabakalar üzerinde oluşmuş, kum oranı yüksek, su tutma kapasitesi zayıf olan topraklardır.

Regresyon: Deniz seviyesinin düşmesi veya kara kütlesinin yükselmesi ile daha önce denizle kaplanan sahanın su üstüne çıkma veya denizin çekilmesi olayıdır.

 Rejim: Bir akarsuyun sularının mevsimlere göre göstermiş olduğu alçalma ve yükselme hareketlerine rejim adı verir.

Relief: Yer şekli.


Relik (relikt): Önceleri geniş bir yayılma alanına sahipken, dünyanın geçirdiği evreler nedeniyle yok olan bitkilere karşın, günümüzde dünyanın bazı köşelerinde yaşamını sürdürebilen bitkiler.

Rendzina: Koyu renkte killi ve kireçli topraklarda daha fazla görülen toprak çeşididir.

Resif: Koloniler halinde ve bir yere tutunarak yaşayan deniz canlılarının kalker iskeletlerinin üstüste yığılması ve su yüzeyine çıkmasıyla meydana gelen biriktirme şekilleridir.

Resürjans Kaynaklar: Kaybolan karstik bölge akarsularının, yeraltı suyolları boyunca bir süre aktıktan sonra kaynaklar şeklinde yeryüzüne çıkmaları sonucu oluşan suları gür, karstik kaynaklar.

Rezerv: Yatağında veya havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş kömür, demir, petrol vb.

Rift: Tektonik hareketler sonucu oluşan büyük çaplı gerilme-kırılma yerleri.

Rüzgar Erozyonu: Toprakların oluştukları yerlerden, rüzgârın etkisi ve kuvvetiyle aşındırılarak; sıçrama, yüzeyde sürüklenme ve havada uçma hareketleriyle bir yerden başka bir yere taşınarak yığılması olayına rüzgâr erozyonu denir.

Rüzgar Frekansı: Belli bir rüzgarın, belli bir yönden, belli bir süre boyunca esiş sayısı.

Reg: Çöllerde ince metaryelin rüzgarlar tarafından savrulup taşınması.


S



Samanyolu: Güneş sistemimizin içerisinde yer aldığı yıldız topluluğudur. Bu galaksinin çapı yaklaşık 100.000 ışık yılıdır.

Samyeli: Güneydoğu yönlü rüzgarlara (keşişleme) Güneydoğu Anadolu halkı tarafından verilen ad.


Sandurlar: Cephe morenlerinin ve dolayısıyla buzulların önlerinde yer alan ve onlardan çıkan akarsuların depoladıkları çakıl, kum gibi unsurlardan oluşmuş birikinti konileridir.

Sarkıt-dikit-sütun: Kalkerli arazilerdeki mağara tavanından damlayan yer altı suları içindeki erimiş haldeki kalkerin çökelmesi ile oluşur. Çökelme tavanda olursa sarkıt, tabanda olursa dikit, birleşirlerse sütun oluşur.

Sedimantasyon: Tortullaşma, birikme süreci.

Seki(Taraça): Yatağına alüvyonlarını yaymış olan akarsuyun yeniden canlanarak yatağını kazması ve derinleştirmesi sonucunda oluşan basamaklardır.

Sel: Sağanak yağış ve hızlı kar erimeleri sonucu çok miktarda suyun akışa geçmesi ile meydana gelen duruma sel denir.

Sıradağ: Birçok dağın birleşmesiyle oluşan dağ topluluğudur.

Sial: Yer kabuğunun dış örtüsüne verilen ad. Burada silisyum (Si) ve alüminyum (Al) çok yer tuttuğu için bu kelimelerin ilk harfleri alarak sial kelimesini yapmışlardır.

Simoon: Suudi Arabistan çöllerinden gelen sıcak rüzgârlara İran’da verilen ad.

Sirk Buzulu: Dağların tepesindeki ve yüksek yamaçlardaki küçük çanaklarda yeni oluşmaya başlayan buz türüdür.

Sirk Gölü: Buzul aşındırması sonucu çanaklarda suların birikmesiyle oluşmuş göl.

Sirokko: Kuzey Afrika kıyılarında ve özellikle Cezayir, Tunus, Libya ve Güney İtalya kıyılarında görülen ve kışları esen çöl kökenli sıcak rüzgârlar.

Sis: Troposferin yeryüzüne değen bölümünde meydana gelen yoğunlaşma tipi.

Soliflüksiyon: Toprağın kütle halinde ve yavaş yavaş yer değiştirmesi.

Söller: Tabakalanmış depolar içinde yer alan kapalı çanaklardır.

Stratosfer: Troposferin üstündeki tabaka. Katmanlı küre.

Subsekant Akarsular: Sonradan oluşan akarsulardır.

Sübsidans (Diverjans) Bölgeleri: Hava hareketlerinin merkezden çevreye doğru dağıldığı yüksek basınç bölgeleri.

Ş


Şarki (Simun, Samuin): Suudi Arabistan çöllerinden gelen sıcak rüzgârlara Mezopotamya’da verilen ad.

Şelale: Çağlayan.

Şelf: Karaları çevreleyen ve karalardan sayılan, 200 m derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri.

Şist: Çapı 2 mikrondan daha küçük olan ve kil adı verilen tanelerin yapışması sonucu oluşan fiziksel tortul bir taştır.

Şluk (Ştur): Suudi Arabistan çöllerinden gelen sıcak rüzgârlara Lübnan’da verilen ad.

Şot: Kurak veya çöl bölgelerinde çevreden gelen suların kapalı bir havzada birikmesi ve burada buharlaşması sonucu çeşitli tuzların birikmesi ile oluşan tuzlu bataklık.

T

Tafoni: Büyük kayalarda oluşan kuş yuvaları şeklindeki oyuklara tafoni denir.

Takke Buzulu: Dağların bütün yamaçlarını kuşatan buzul türüdür.

Talveg: Akarsu yatağının en derin yerlerini birleştiren çizgi.

Tayfun: Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya denizlerinde meydana gelen tropik kasırgalara verilen ad.

Tefra: Volkan püskürmesi sonucu çıkan maddelerin hepsine birden verilen ad.

Tektonik Göl: Yerkabuğunun tektonik hareketleri sırasında oluşan çanaklardaki göllerdir.

Tektonik Hareket: Yer hareketi, Dünya’nın kabuğunda kırılma, kıvrılma, takım halinde yükselme ve çökme olaylarını kapsar.

Telafi Mekanizması: Ekvatoral kuşakta yüksek bir dağın zirvesine çıkmak, ekvatordan kutuplara gitmeye benzer. Bu ve buna benzer olaylara telafi mekanizması denir.

Tepe: Genel ya da nispi yüksektisi fazla olmayan, daha çok tek tek halde bulunan, yamaç eğimleri az olan yeryüzü şekilleridir.

Terrarossa: En tipik örnekleri Akdeniz iklim bölgesinde ve kalker tabakalar üzerinde gelişmiş, humus birikiminin az olduğu kızıl topraklardır.

Tetis: Eski Dünya’da Alp sistemine bağlı genç dağların oluştuğu jeosenklinale verilen ad.

Tjale: Sürekli olarak donmuş topraklara verilen ad.

Tombolo: Kıyı açığında yer alan adaları ana karaya ya da adaları birbirine bağlayan kıyı oklarıdır.


Topoğrafya: Bir arazi yüzeyinin tabii veya suni ayrıntılarının meydana getirdiği şekil. Bu şeklin kâğıt üzerinde harita ve tablo şeklinde gösterilmesiyle ilgili ölçme, hesap ve çizim işlerinin hepsi.

Toprağın Strüktürü: Toprak parçalarının bir araya gelerek oluşturduğu sıralanma ve bunların duruş şekilleri.

Toprağın Tekstürü: Toprağın içindeki malzemelerin nispi miktarları ve bunların birbirlerine göre oranları.

Tornado: Güney Missisipi bölgelerinde meydana gelen tropik kasırgalar.

Tortullaşma: Deniz, göl, akarsu veya karalarda katı maddelerin çökelmesi olayı.

Tortul Kayaçlar: Doğada var olan kayaçların, çeşitli dış kuvvetlerin etkisiyle parçalanıp ufalandırılarak sonradan birbiri üzerlerine göl, deniz veya kara alanlarının herhangi bir yerinde birikerek, yeniden sertleşerek oluşan kayaçlardır.

Transgresyon: Deniz ilerlemesi.

Transprasyon: Bitkilerin terleme olayı.

Traverten: Travertenler kalsiyum karbonat bileşimindeki kimyasal tortul kayaçlarıdır. Kalsiyum karbonatlı yer altı sularının içlerindeki kalsiyum karbonatın belirli koşullar altında çökmesi sonucu meydana gelirler.

Troposfer: Atmosferin yeryüzüne değen en alt katmanı. Havaküre.

Tsunami: Denizlerde meydana gelen volkanizma ve depremlerin etkisiyle oluşan dalgalara Tsunami dalgası denir.

Tüf: Volkan püskürmesi esnasında çıkan volkan küllerinden oluşan ince taneli kaya.


U

Uvala: Komşu dolinlerin birleşmesiyle daha geniş çukurlar oluşur. Bu şekillere uvala adı verilir.

Uydu: Herhangi bir gezegenin çevresinde dolanan bir gökcismine uydu denir.

Uzay: İçerisinde gök cisimleri bulunan sonsuz boşluktur.

Ü

Üst manto: Litosferin altında bulunan kuşaktır.

V

Vadi: Akarsuların en yaygın olan aşındırma şekilleridir. Akarsuların derine ve yana aşındırmaları sonucunda değişik vadi tipleri meydana gelmiştir.

Vadi Buzulu: Sürekli beslenerek sirkten taşan ve vadi boyunca aşağı hareket eden buzul türüdür. Vadi çukurluğu içinde bulunan yerine göre, bir ağ dizilişi gösteren buzullar.

Vados: Düşey ya da yatay olarak yer değiştiren yani hareket eden sular.

Vejetasyon: Belirli bir coğrafi bölgenin belirli kesimlerinde yaşama koşulları bakımından benzer özellikler gösteren bitkilerin bir araya gelerek oluşturdukları topluluk.

Voklüz: Karstik arazide görülen kaynak.

Volkan: Magmanın yeryüzüne çıkması ile oluşmuş koni şeklindeki yanardağ.

Volkan Konisi: Lav, kül, volkan bombası gibi volkanik maddelerin üst üste yığılması ile oluşan koni biçimli yükseltiye volkan konisi denir.

Volkanik Depremler: Volkanik faaliyet sırasında meydana gelen titreşim hareketlerine denir. Türkiye’de aktif volkanlar olmadığı bu tür depremler görülmez.

Volkanik Göl: Volkanik faaliyetler esnasında oluşan patlama çukurları içerisinde meydana gelen göllerdir.

Volkanik Tüf: Volkanlardan çıkan kül ve irili ufaklı parçaların üst üste yığılarak yapışması ile oluşan taşlara volkan tüfü denir.

Y

Yağış: Havadaki nemin doyma noktasını aşıp, su damlacıkları, buz kristalleri veya buz parçacıkları şeklinde yoğunlaşmasına yağış denir.

Yağış Rejimi: Yağışların bir yıl boyunca mevsimlere veya aylara göre dağılışı.

Yalıyar: Dalgalar aşındırma yaparken önce çarptıkları kıyı boyunca bir çentik açar. Buna dalga oyuğu denir. Dalga oyukları derinleştikçe üzerindeki kütleler kopar ve düşer. Böylece kıyı boyunca diklikler oluşur. Bu dikliklere falez ya da yalıyar adı verilir.

Yanardağ: Dünya’nın iç tabakalarında bulunan kaya parçalarının, gazların ve lavların yerkürenin altı ile üstünü birleştiren bir bacadan püskürdüğü dağa verilen addır.

Yardang: Kil, marn, kumtaşı gibi sert olmayan ve kolay aşınan kurak bölgelerin dirençsiz kayaları rüzgar tarafından aşındırılarak uzun yarıklar oluşturur. Bu şekillere yardang denir.

Yengeç Dönencesi: Kuzey Yarım Kürede Ekvatorun 23 kuzeyinden geçen enlem dairesi.

Yeraltı Suları: Yağışlarla yeryüzüne inen suların geçirimli tabakadan yer altına sızarak, yer altında oluşturdukları sulardır.

Yerel Saat: Güneşin görünür hareketi esas alınarak düzenlenen zaman.

Yerkabuğu: Dünyanın dış kısmı katı bir kabukla çevrilidir. Bu kabuk çeşitli taşlardan oluşmuştur. Yer kabuğuna litosfer ya da taş küre de denir.

Yıldız: Ülkemizde kuzey rüzgarlarına verilen ad.

Yıllık Ekstremler: En soğuk ay ile en sıcak ay ortalamaları arasındaki fark. Yıllık uç değerler.

Yükselti: Bir noktanın deniz seviyesinden yüksekliği yükselti olarak ifade edilir.

Yüzeysel Aşındırma: Bir yamaç boyunca yüzeyi kaplayarak akan yağış sularının meydana getirdiği aşındırmadır.

Z

Zeolit: Kristal yapıda hidrasyona uğramış alüminyum silikatlardır. Milyonlarca yıl evvel, volkanların patlaması ile ortaya çıkan kül ve lavların, göl veya deniz suları ile kimyasal reaksiyona girmesi sonucu oluşmuşlardır.

Zımpara taşı: Çok sert alüminyum kritallerden oluşmuş parlatıcı yada aşındırıcı olarak kullanılan kayaç.